Kerim Kur'an'ın Türkçe Meali; Erhan Aktaş

(Mümtehine) 60:4.

60:4. Ancak İbrahim’in babasına: “Allah’tan olacak olana gücüm yetmez, fakat senin için bağışlanma dileyeceğim” sözü hariç1. İbrâhîm’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için iyi bir örnek vardır. Onlar halklarına şöyle demişlerdi: “Biz, sizden ve sizin Allah’ın yanı sıra kulluk2 ettiğiniz şeylerden kesinlikle uzağız. Biz, sizi reddediyoruz. Siz, ilahın yalnızca Allah olduğuna inanıncaya kadar bizimle sizin aranızda düşmanlık ve buğz3 devam edecektir. Rabb’imiz! Yalnız Sana dayandık, yalnız Sana yöneldik. Ve dönüş yalnızca Sana’dır.”

1- İbrahim’in bu isteği iyi bir örnek değildir. 2- Kulluk, kaçınılmaz, zorunlu bir durumdur; seçim, kul olup olmamakla ilgili bir şey olmayıp, kulluğun kime yapılacağı ile ilgilidir. Kulluk; ya Allah’a özgü olur ya da Allah’ın dışında başka şeylere olur. Kulluğun Allah’a özgü olması özgürlüktür, Allah’tan başkasına: bir güce, dünya malına, insanın kendi hevasına, iktidara, düşünceye, kişiye vs. olması ise köleliktir. Kulluk seçiminde tevhid gerçekleştirilmezse inanca dair her şey anlamını ve önemini yitirir, yaşam ve inanç şirke dönüşür. İnsanın yaşamında kulluğun kapsamadığı hiçbir alan yoktur. Müslüman için kulluk insanın ruhen ve bedenen bütün varlığı ile Allah’a bilinçli bir bağlılık ve yönelmesidir. İbadet, kulluğun mastar formudur. 3- Nefret, kınama.


Arapça
60|4|قَدْ كَانَتْ لَكُمْ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ فِىٓ إِبْرَٰهِيمَ وَٱلَّذِينَ مَعَهُۥٓ إِذْ قَالُوا۟ لِقَوْمِهِمْ إِنَّا بُرَءَٰٓؤُا۟ مِنكُمْ وَمِمَّا تَعْبُدُونَ مِن دُونِ ٱللَّهِ كَفَرْنَا بِكُمْ وَبَدَا بَيْنَنَا وَبَيْنَكُمُ ٱلْعَدَٰوَةُ وَٱلْبَغْضَآءُ أَبَدًا حَتَّىٰ تُؤْمِنُوا۟ بِٱللَّهِ وَحْدَهُۥٓ إِلَّا قَوْلَ إِبْرَٰهِيمَ لِأَبِيهِ لَأَسْتَغْفِرَنَّ لَكَ وَمَآ أَمْلِكُ لَكَ مِنَ ٱللَّهِ مِن شَىْءٍ رَّبَّنَا عَلَيْكَ تَوَكَّلْنَا وَإِلَيْكَ أَنَبْنَا وَإِلَيْكَ ٱلْمَصِيرُ+
Latin
4. Kad kânet lekum usvetun hasenetun fî ibrâhîme vellezîne meah(meahu), iz kâlû li kavmihim innâ bureâu minkum ve mimmâ ta’budûne min dûnillâhi kefernâ bikum, ve bedee beynenâ ve beynekumul adâvetu vel bagdâu ebeden hattâ tû’minû billâhi vahdehû, illâ kavle ibrâhîme li ebîhi le estagfirenne leke ve mâ emliku leke minallâhi min şey’İn, rabbenâ aleyke tevekkelnâ ve ileyke enebnâ ve ileykel masîr(masîru).