Kerim Kur'an'ın Türkçe Meali; Erhan Aktaş

(Fussilet) 41:6.

41:6. De ki: “Ben de sizin gibi bir beşerim.1 Bana vahyolunuyor ki, sizin ilahınız2, bir tek ilahtır. Öyleyse doğrudan O’na yönelin ve yalnızca O’ndan bağışlanma dileyin. Müşriklerin vay haline!”

1- Sıradan, normal bir insan. Her insan gibi, insan olmanın dışında insanüstü hiçbir özelliği olmayan insan.

2- İlah; hizmet edilen, tapınılan, kulluk edinilen, koruyucu, gönülden bağlanıp sığınılan, yüceliği karşısında hayrete düşülen, duyularla idrak edilemeyen varlık demektir. Hak veya bâtıl olsun tapılmaya lâyık görülüp ibadet edilen her varlığa ilah adı verildiği ve âlihe şeklinde çoğulu bulunduğu dikkate alınınca, ilahın tanrı anlamına geldiği, Allah’ın ise bir ve kendisinden başka “gerçek ilah” olmayanın adı olduğu, diğer bir ifade ile Allah’a özgü bir isim olduğu ortaya çıkar. İlah’ın başına belirlilik takısı getirilerek Allah ismi Allah’a özgü özel bir isim olmuştur. Kur’an’a baktığımız zaman İlâh kelimesinin kök harflerinden hiç fiil gelmediği görülür. El-İlâh şeklinde bir kullanımı da yoktur. Bu nokta da sadece Allah kelimesinin El-İlâhı yansıttığı görülmektedir. Dolayısı ile Allah ve Tanrı kelimeleri birbirinin eşiti değildir. İlahlar denebilir ama Allahlar denemez. Bu da bir birlerinin eşiti olmadıklarını gösterir. Onun için Allah’a tanrı denmesi doğru değildir. Elif ve Lam harfleri ilahın başına geldiğinde bu yeni form Allah’ın özel ismi olmaktadır. “Allah ancak bir tek ilâhtır.” (4:171.)


Arapça
41|6|قُلْ إِنَّمَآ أَنَا۠ بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَىٰٓ إِلَىَّ أَنَّمَآ إِلَـٰهُكُمْ إِلَـٰهٌ وَٰحِدٌ فَٱسْتَقِيمُوٓا۟ إِلَيْهِ وَٱسْتَغْفِرُوهُ وَوَيْلٌ لِّلْمُشْرِكِينَ+
Latin
6. Kul innemâ ene beşerun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhidun festekîmû ileyhi vestagfirûh(vestagfirûhu), ve veylun lil muşrikîn(muşrikîne).