Kerim Kur'an'ın Türkçe Meali; Erhan Aktaş

(Fâtır) 35:39.

35:39. Sizi yeryüzünde halifeler1 yapan O’ dur. Kim gerçeğe Kâfirlik ederse, Küfretmesi2 kendi zararınadır. Kâfirlerin Küfrleri, kendileri için Rabb’lerinin yanında gazabı artırmaktan başka bir şeye yaramaz. Kâfirlerin, küfrü sadece kendilerinin zararını artırır.

1- Kur’an, bu sözcüğü, irade ve akıl verilerek yeryüzünü düzenleyen, yönlendiren, yeryüzünün yöneticisi ve onarıcısı anlamında veya sizden öncekilerin yerine geçiren ardıl anlamında kullanmaktadır. Terim olarak birinin yerine geçmek; vekâlet etmek, vekil ve naip olarak "Allah’ın yeryüzündeki temsilciliği, vekilliği" olarak anlaşılması vehalîfenin de, "Allah’ın yeryüzündeki temsilcisi, vekili" sayılması şeklinde siyasal bir anlam kazanan halife sözcüğünün Kur’an’da yer alan Halife sözcüğü ile bir ilgisi yoktur. 2- Kâfir, örten demektir. Gerçeğin üzerini örten, nankörlük eden, vahye inanmayan, güvenmeyen ve kabul etmeyen; Allah’ı ve vahyi reddeden kimse. Küfr, İman’ın, emin olmanın, güvenmenin, onaylamanın karşıtıdır.


Arapça
35|39|هُوَ ٱلَّذِى جَعَلَكُمْ خَلَـٰٓئِفَ فِى ٱلْأَرْضِ فَمَن كَفَرَ فَعَلَيْهِ كُفْرُهُۥ وَلَا يَزِيدُ ٱلْكَـٰفِرِينَ كُفْرُهُمْ عِندَ رَبِّهِمْ إِلَّا مَقْتًا وَلَا يَزِيدُ ٱلْكَـٰفِرِينَ كُفْرُهُمْ إِلَّا خَسَارًا+
Latin
39. Huvellezî cealekum halâife fîl ard(ardı), fe men kefere fe aleyhi kufruh(kufruhu), ve lâ yezîdul kâfirîne kufruhum inde rabbihim illâ maktâ(makten), ve lâ yezîdul kâfirîne kufruhum illâ hasârâ(hasâren).