Kerim Kur'an'ın Türkçe Meali; Erhan Aktaş

(Bakara) 2:43.

2:43. Salâtı ikame edin, zekâtı yapın.1 Ve rukû edenlerle birlikte rukû edin.2

1- Namazı kılın, zekâtı verin” şeklinde anlam verilen bu terkipteki “vermek” sözcüğünün kök harfleri أَ ت ي (Elif-Te-Ye) olup, 549 yerde geçmektedir. Ve sözcük ağırlıklı olarak şu üç anlamda kullanılmaktadır: Yapmak, getirmek ve vermek. (اتى) Âta, vermek, (أَتَى) Eta yapmak anlamına gelmektedir. Her ne kadar bu terkipte, “vermek” anlamına gelen “Âtû” yer alsa da (اتى) âtû sözcüğü “yapmak” anlamının verilmesi de mümkündür. Zira arınmak demek olan “zekât”, verilen bir şey değil, “yapılan” bir şeydir. Kur’an, zekât sözcüğünü “arınmak” anlamında kullanmaktadır. (Örneğin 19:13) Zekât, mali yardım değil, mali yardım yapılarak malın arınmasıdır. Mali yardım sadakadır. Sadaka verilirse, malın arınması gerçekleşmiş olacaktır. Bu terkip: İbadete layık yegâne ilahın yalnızca Allah olduğuna inanmak; Allah’a yönelmeyi, kulluğu, duayı ve ibadeti, “şirkten arınmış bir bilinçle; arınmış, arı duru hale gelmiş bir benlikle yapmak; dayanışmayı, yardımlaşmayı ve destek olmayı canlı ve diri tutmak demektir.” 2- Allah’a bağlılığı ortaya koyanlarla, buyruklarına içtenlikle tabi olanlarla birlikte olun.


Arapça
2|43|وَأَقِيمُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَءَاتُوا۟ ٱلزَّكَوٰةَ وَٱرْكَعُوا۟ مَعَ ٱلرَّٰكِعِينَ+
Latin
43. Ve ekîmûs salâte ve âtûz zekâte verkeû mear râkiîn(râkiîne).