Kerim Kur'an'ın Türkçe Meali; Erhan Aktaş

(İbrahim) 14:10.

14:10. Resulleri dedi ki: “Göklere ve yere belli bir fıtrat1 veren, sizi, suçlarınızı bağışlamak için çağıran ve belirlenmiş bir ecele2 kadar sizi erteleyen Allah hakkında mı kuşkudasınız?” Dediler: “Siz de ancak bizim gibi sadece bir beşersiniz.3 Atalarımızın kulluk ettiklerinden bizi çevirmek istiyorsunuz. Öyleyse açık bir sultan4 getirin!”

1- İşleyiş yasalarını koyan. Ayette geçen fatira” sözcüğüne “yarattı” anlamını vermek sözcüğün doğru anlamını ifade etmemektedir. Sözcüğün doğru anlamı; yaratılan şeylere, yaradılış ve işleyiş yasalarını koymaktır. 2- Belirlenmiş süre. 3- Sıradan, normal bir insan. Her insan gibi, insan olmanın dışında insanüstü hiçbir özelliği olmayan insan. 4- Çeviriler, “sultan” sözcüğüne “delil” anlamı vermektedirler. Bu doğru değildir. Zira sultan yetki belgesi, görev pusulası demektir. Sultan, bir kimsenin yetkili kılındığına; yetkili olduğuna dair verilen yetki belgesi anlamına gelmektedir. Söz ve yetki sahibi demek olan “Sultan” sözcüğü de bu sözcükten türemiştir.


Arapça
14|10|قَالَتْ رُسُلُهُمْ أَفِى ٱللَّهِ شَكٌّ فَاطِرِ ٱلسَّمَـٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ يَدْعُوكُمْ لِيَغْفِرَ لَكُم مِّن ذُنُوبِكُمْ وَيُؤَخِّرَكُمْ إِلَىٰٓ أَجَلٍ مُّسَمًّى قَالُوٓا۟ إِنْ أَنتُمْ إِلَّا بَشَرٌ مِّثْلُنَا تُرِيدُونَ أَن تَصُدُّونَا عَمَّا كَانَ يَعْبُدُ ءَابَآؤُنَا فَأْتُونَا بِسُلْطَـٰنٍ مُّبِينٍ+
Latin
10. Kâlet rusuluhum e fîllâhi şekkun fâtırıs semâvâti vel ard(ardı), yed’ûkum li yagfire lekum min zunûbikum ve yuahhırekum ilâ ecelin musemmâ(musemmen), kâlû in entum illâ beşerun mislunâ, turîdûne en tesuddûnâ ammâ kâne ya’budu âbâunâ fe’tûnâ bi sultânin mubîn(mubînin).